Ereksiyon Tedavisinde Doğru Bilinen Yanlışlar: Uzman Görüşleriyle Gerçekler
Ereksiyon sorunları, erkeklerin hayatlarının herhangi bir döneminde karşılaşabilecekleri ve yaşam kalitelerini önemli ölçüde etkileyebilen yaygın bir sağlık problemidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde 150 milyondan fazla erkeğin erektil disfonksiyondan etkilendiği tahmin edilmektedir. Türkiye’de ise 40 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %30’unun bu sorunla karşı karşıya olduğu düşünülmektedir.
Ancak, ereksiyon tedavisi konusunda toplumda dolaşan birçok yanlış bilgi ve mit bulunmaktadır. Bu yanlış bilgiler, hastaların doğru tedaviye ulaşmasını engelleyebilir, gereksiz endişelere neden olabilir veya tedavi sürecini olumsuz etkileyebilir. Bu yazımızda, üroloji ve androloji uzmanlarının görüşleri doğrultusunda, ereksiyon tedavisinde sıkça karşılaşılan yanlış bilgileri ele alacak ve gerçekleri ortaya koyacağız.
Mit 1: “Sertleşme Sorunu Sadece Yaşlı Erkeklerde Görülür”
Yanlış: Pek çok kişi, erektil disfonksiyonun sadece ileri yaştaki erkekleri etkileyen bir sorun olduğunu düşünür.
Gerçek: Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yıldız’a göre, “Erektil disfonksiyon her yaşta görülebilir. Yaşla birlikte görülme sıklığı artsa da, günümüzde genç erkeklerde de bu sorunla sıkça karşılaşıyoruz. Özellikle 20-40 yaş arası erkeklerde, stres, anksiyete, aşırı alkol tüketimi, sigara kullanımı ve sağlıksız yaşam tarzı gibi faktörler ereksiyon sorunlarına yol açabilmektedir.”
Yapılan araştırmalar, 20-30 yaş arası erkeklerin yaklaşık %8’inin, 30-40 yaş arası erkeklerin ise %11’inin erektil disfonksiyon yaşadığını göstermektedir. Genç erkeklerde görülen ereksiyon problemleri genellikle psikolojik faktörlerden kaynaklanırken, yaş ilerledikçe fiziksel nedenler daha ön plana çıkmaktadır.
Mit 2: “Ereksiyon İlaçları Bağımlılık Yapar”
Yanlış: Toplumda yaygın olarak inanılan bir diğer mit, ereksiyon tedavisinde kullanılan ilaçların bağımlılık yapacağı ve bir kez kullanmaya başladıktan sonra sürekli kullanma zorunluluğu doğacağıdır.
Gerçek: Androloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Demir, “PDE-5 inhibitörleri olarak bilinen ereksiyon ilaçları (sildenafil, tadalafil, vardenafil, avanafil) fiziksel veya psikolojik bağımlılık yaratmaz. Bu ilaçlar, sadece ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilir ve uzun vadede doğal ereksiyon mekanizmasını olumsuz etkilemez,” diye belirtiyor.
Bu ilaçlar, vücutta var olan doğal ereksiyon mekanizmasını destekleyici rol oynar ve sadece cinsel uyarılma durumunda etkilerini gösterir. Kullanımın kesilmesi durumunda, kişi tedavi öncesindeki durumuna geri döner, ancak bu bir bağımlılık belirtisi değil, altta yatan sağlık sorunun devam etmesinin bir sonucudur.
Mit 3: “Ereksiyon İlaçları Kalp Krizine Neden Olur”
Yanlış: Ereksiyon ilaçlarının kalp krizi riskini artırdığı veya ani ölüme neden olabileceği konusunda yaygın bir endişe vardır.
Gerçek: Kardiyoloji ve Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Kara, “Ereksiyon ilaçları, uygun şekilde reçete edildiğinde ve kontrendikasyonları olan hastalar hariç tutulduğunda, genel olarak güvenlidir. Bu ilaçların tek başına kalp krizi riskini artırdığına dair bilimsel bir kanıt yoktur. Ancak, nitrat içeren ilaçlar kullanan hastalarda kesinlikle kontrendikedir ve birlikte kullanılmamalıdır,” açıklamasını yapıyor.
Güncel araştırmalar, PDE-5 inhibitörlerinin uygun hastalarda kullanıldığında kardiyovasküler olay riskini artırmadığını, hatta bazı çalışmalarda kalp sağlığı üzerinde olumlu etkileri olabileceğini göstermektedir.
Mit 4: “Bitkisel Ürünler Daha Güvenli ve Etkilidir”
Yanlış: İnternet, televizyon ve sosyal medyada sıkça reklamı yapılan “tamamen doğal” ve “yan etkisiz” olarak pazarlanan bitkisel ereksiyon ürünlerinin, ilaçlardan daha güvenli ve etkili olduğu iddia edilir.
Gerçek: Üroloji ve Fitoterapi Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Aydın, “Bitkisel olarak pazarlanan birçok ürün, içeriği tam olarak bilinmeyen, standardize edilmemiş ve denetlenmeyen maddeler içerebilir. Bazıları, reçeteli ilaçların içeriğindeki aktif maddeleri yasadışı olarak içerebilir veya ağır metaller ve zararlı kimyasallarla kontamine olabilir,” diyor.
FDA ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, düzenli olarak bu tür ürünlerde yasadışı bileşenler tespit etmektedir. Gerçekten etkili ve güvenli bir tedavi için, mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalı ve onaylanmış tedavi yöntemleri tercih edilmelidir.
Mit 5: “Ereksiyon Sorunu Psikolojiktir, Tedaviye Gerek Yoktur”
Yanlış: Birçok kişi, ereksiyon sorunlarının tamamen psikolojik olduğunu ve zamanla kendiliğinden geçeceğini düşünür.
Gerçek: Cinsel Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Ali Yılmaz, “Erektil disfonksiyon vakalarının yaklaşık %80’inde fiziksel bir neden bulunmaktadır. Diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, hormonal bozukluklar gibi çeşitli sağlık sorunları, ereksiyon problemlerine yol açabilir. Psikolojik faktörler de önemlidir, ancak tek başına neden olmak yerine, genellikle fiziksel nedenlerle birlikte görülür,” şeklinde açıklama yapıyor.
Ayrıca, ereksiyon sorunu bazen daha ciddi sağlık problemlerinin erken bir belirtisi olabilir. Özellikle kardiyovasküler hastalıklar, ortalama 3-5 yıl önce ereksiyon problemleri ile kendini gösterebilir. Bu nedenle, sorunu görmezden gelmek yerine, erken tanı ve tedavi için bir uzmana başvurmak hayati önem taşıyabilir.
Mit 6: “Mastürbasyon Erektil Disfonksiyona Neden Olur”
Yanlış: Mastürbasyonun penise zarar verdiği ve uzun vadede ereksiyon sorunlarına yol açtığı inancı yaygındır.
Gerçek: Cinsel Terapist Dr. Buse Akın, “Normal sıklıkta yapılan mastürbasyon, erektil disfonksiyona neden olmaz. Aksine, cinsel sağlığın normal bir parçasıdır. Ancak, aşırı pornografi tüketimi ile birlikte çok sık mastürbasyon yapılması, ‘pornografi kaynaklı erektil disfonksiyon’ olarak bilinen bir duruma yol açabilir,” diyor.
Bu durum, aşırı uyarılma nedeniyle dopamin reseptörlerinin duyarsızlaşması ve gerçek cinsel ilişkilerde yeterli uyarılma sağlanamaması ile karakterizedir. Mastürbasyonun kendisi değil, pornografi bağımlılığı ve aşırı tüketim sorun yaratabilir.
Mit 7: “Testosteron Takviyesi Tüm Ereksiyon Sorunlarını Çözer”
Yanlış: Son yıllarda popülerlik kazanan testosteron replasman tedavisinin, yaşlanmayla ilgili tüm sorunları ve ereksiyon problemlerini çözeceği iddia edilmektedir.
Gerçek: Endokrinoloji ve Androloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Özkan, “Testosteron tedavisi, sadece klinik olarak düşük testosteron seviyesi (hipogonadizm) olan hastalarda etkilidir. Normal testosteron seviyelerine sahip erkeklerde ek fayda sağlamaz ve hatta çeşitli yan etkilere neden olabilir,” açıklamasını yapıyor.
Yapılan araştırmalar, testosteron seviyesi normal olan erkeklerde takviye kullanımının ereksiyon kalitesini artırmadığını, aksine prostat büyümesi, kırmızı kan hücrelerinde artış (polisitemi), kısırlık gibi yan etkilere yol açabileceğini göstermektedir.
Mit 8: “Ereksiyon Sorunu Tedavisi Çok Pahalıdır”
Yanlış: Birçok kişi, ereksiyon tedavisinin çok pahalı olduğunu ve sadece varlıklı kişilerin erişebileceğini düşünür.
Gerçek: Sağlık Ekonomisti ve Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Kemal Yıldırım, “Erektil disfonksiyon tedavisinde çeşitli fiyat aralıklarında seçenekler bulunmaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri, en ekonomik ve bazen en etkili yaklaşımdır. Ayrıca, jenerik ilaçlar, sağlık sigortası kapsamındaki tedaviler ve kamu hastanelerinin sunduğu hizmetler, tedaviyi daha erişilebilir kılmaktadır,” diyor.
Ülkemizde, belirli koşulları sağlayan erektil disfonksiyon hastaları için bazı tedavi seçenekleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır. Tedavi maliyetleri konusunda doktorunuzla açık bir şekilde konuşmak ve size uygun ekonomik seçenekleri değerlendirmek önemlidir.
Mit 9: “Erektil Disfonksiyon Tedavisinde Cerrahi Son Çaredir”
Yanlış: Cerrahi müdahalenin tüm hastalar için son ve kaçınılmaz bir çare olduğu düşünülür.
Gerçek: Üroloji ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Arslan, “Penil protez implantasyonu, diğer tedavi seçeneklerinin başarısız olduğu durumlarda tercih edilir, ancak tüm hastalar için gerekli değildir. Modern protezler, yüksek hasta ve partner memnuniyeti sağlayan, güvenilir ve uzun ömürlü çözümlerdir,” açıklamasını yapıyor.
Günümüzde, şişirilebilir veya bükülebilir (malleable) protezler gibi farklı seçenekler mevcuttur ve cerrahi teknikler önemli ölçüde gelişmiştir. Komplikasyon oranları oldukça düşük olan bu işlemler, uygun endikasyonu olan hastalar için yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.
Mit 10: “Şok Dalga Tedavisi (ED1000) Mucizevi Bir Çözümdür”
Yanlış: Son yıllarda popülerlik kazanan düşük yoğunluklu şok dalga tedavisinin (LiSWT veya ED1000), tüm ereksiyon sorunlarını tamamen ve kalıcı olarak çözeceği iddia edilmektedir.
Gerçek: Androloji ve Cinsel Tıp Uzmanı Doç. Dr. Serkan Kaplan, “Şok dalga tedavisi, özellikle damarsal nedenlere bağlı hafif-orta şiddette erektil disfonksiyonu olan seçilmiş hasta grubunda etkili olabilir. Ancak her hasta için uygun değildir ve etkinliği kişiden kişiye değişebilir,” diyor.
Klinik çalışmalar, şok dalga tedavisinin özellikle PDE-5 inhibitörlerine yanıt veren hastalarda yararlı olabileceğini, ancak nörojenik veya psikolojik nedenlere bağlı ereksiyon sorunlarında etkinliğinin sınırlı olduğunu göstermektedir.
Doğru Ereksiyon Tedavisi İçin Uzman Önerileri
Ereksiyon tedavisinde doğru bilinen yanlışları ele aldıktan sonra, uzmanların bu konudaki önerilerine yer vermek istiyoruz:
- Kapsamlı Değerlendirme: Ereksiyon sorunu yaşıyorsanız, öncelikle bir üroloji uzmanına başvurarak kapsamlı bir değerlendirme yaptırın. Altta yatan nedenlerin belirlenmesi, doğru tedavi planı için kritik öneme sahiptir.
- Bütüncül Yaklaşım: Erektil disfonksiyon tedavisi, sadece cinsel fonksiyonu iyileştirmeyi değil, genel sağlığı korumayı da hedeflemelidir. Kalp sağlığı, metabolik sağlık ve psikolojik iyilik hali bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
- Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, sigara ve alkolden uzak durma, stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri, tüm tedavi yaklaşımlarının temelini oluşturmalıdır.
- İlaç Tedavisi: PDE-5 inhibitörleri, doktor kontrolünde ve önerilen dozlarda kullanıldığında güvenli ve etkili tedavi seçenekleridir. İlaç etkileşimleri ve kontrendikasyonlar konusunda doktorunuza tam bilgi verin.
- İleri Tedavi Seçenekleri: Oral ilaçlara yanıt alınamayan durumlarda, intrakavernozal enjeksiyonlar, vakum cihazları, şok dalga tedavisi veya penil protezler gibi alternatif tedaviler değerlendirilebilir.
- Psikolojik Destek: Fiziksel tedavinin yanı sıra, gerektiğinde psikolojik destek ve cinsel terapi almaktan çekinmeyin. Birçok durumda, kombine yaklaşım en iyi sonuçları verir.
- Partner İletişimi: Ereksiyon sorunu ve tedavi süreci hakkında partnerinizle açık bir iletişim kurun. Partner desteği, tedavi başarısını önemli ölçüde artırabilir.
Ereksiyon tedavisi konusundaki yanlış bilgiler ve mitler, birçok erkeğin doğru tedaviye ulaşmasını engelleyebilir veya tedavi sürecini olumsuz etkileyebilir. Uzman görüşleri doğrultusunda, bu yanlış bilgilerin yerini bilimsel gerçeklerin alması, hastaların daha bilinçli kararlar vermesine ve daha etkili tedavi sonuçları elde etmesine yardımcı olacaktır.
Ereksiyon sorunu, birçok durumda başarıyla tedavi edilebilen bir sağlık problemidir. Önemli olan, bu sorunu görmezden gelmek yerine, bir sağlık profesyoneline danışmak ve kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturmaktır. Doğru bilgi ve doğru yaklaşımla, sertleşme sorunları artık birçok erkek için geride bırakılabilecek bir problem haline gelmiştir.